Şerefe- Birkan Çakır
Bize farklı olabilme şansını veren kader,
Acizlerin dik duramayacağını hatırlatıyor bu gün.
Yüzünü şeytan görsün diyor,
Bırak söz etme bile ben son sözümü mahşere sakladım,
Senin yapttığın Sadece kendini görebilmekken,
Senden beni seve bilme ihtimalini istemek saçmalık zaten,
Zaten kırılmış bir hatunsun seni kırmak ,
Bana bir şey katsaydı bunu daha önceden yapamazdım,
Ama bu gün gözümü kırpmadan seni yanlızlar denizine dökebilirim ,
Sanırım benim için onur olurdu ...
Birkan Çakır
YANLIZLIK KOYARMI ADAMA
Yılı hatırlamıyorum ,
Ayakkabılarımı bağcıklı almaya başladığım dönemler işte ,
O zamanlar bu zamanlarki gibi değil tabi ,
Saçmada olsa tadı kalır damakta ,
En fazla bir hafta küs kalabilirsin dostlarınla ,
En çok Futbol oynardım arkadaşlarla ,
Mahallenin köşesindeki kırtasiyeye giderdik ,
Okul için değil güzel sapanlar satardı ,
Nedenli veya nedensiz gülerdik bir cam kırılsa ,
Yaz gelince can eriklerine dalardık hatta ,
Ne Demli ve saçmasın hayat ,
Değiştiğini gördüm renginin bizzat.
Günü hatırlamıyorum ,
Ama soğuktu hava ,
Dostum kalmamıştı yanımda ,
Saat kaçtı hatta ,
Sor bana kimin nesi var ?
Sor bana yarından sonraya karışırmı yalanlar...
Yanlızlık koyarmı adama ...
Birkan Çakır
Cam Gibi
Cam gibi yüreğim vardı
Şeffaftı
Bana bakana doğruyu söyleyen
Bir aynaydı
Kırıldı… kırdılar
Paramparça oldum saçarken mutluluğu
Huzuru yok oluşta buldum
Ararken susuzluğu
Yaramı harca güzelim sende buldum
Sarhoşluğu
Ben bunu
Sarar saçma düşünceler beni, bu durum
Yoruyor beni
Anla bunu
Anla beni
Cam gibi yüreğim kırıldı
Temiz tarafı da kirli tarafı da vardı
Kimse umursamazdı
Kırdılar
Nereden baksan pislik dersin
Nereden baksan kendine gülersin
Nereden baksan sefilsin
İnsansın sen sefilsin
Cam gibi yüreğim vardı
Şeffaftı
Bana bakana doğru bir aynaydı
Kırıldı
Beyaz Perde
Beyaz perdenin üzerine doğan güneş
Gözlerimi kapatıp kaybolsam
Yollar hep kapalı olsa
Yürüyen ağaçlar çoğalsa hep
Çamlarım yüklerin altında birer birer kırılıyor
Hükümsüz yük taşımak sadece canlarda olsa gerek.
Eylül
Uyuyunca geçer dedikleri
Nasıl bir illettir ki
Bitmiyor bir türlü
Bazen kızarsın
Kızarsın ki dinip bitmiyor kendisi
Dinmiyor insanın içindeki fırtına
Kırılıyorsun ama
Kırılmıyorsun sağlamsın hala
Bozuk bir saat misali
Doğru yönde değilsin ama hala aynı yerdesin
Uyuyunca geçer dedikleri
Nasıl bir illettir ki
Dinmiyor bir türlü
Kuşların bile sesi gelmiyor son baharda
Nasıl bir Eylül
Nasıl bir ay ki ağaçlarda tutunmuş yapraklar
Kopmuyor bir türlü Eylül kıyameti